KONFÜÇYÜSÜN SESİZLİĞE DAİR BİLGELİĞİ
- MÜNÜR ŞENAY
- 15 Eki
- 2 dakikada okunur
Elimden Gelse Hiç Konuşmazdım — Konfüçyüs’ün Sessizliğe Dair Bilgeliği
1. Giriş: Konuşmamak, Bilgeliğin Sessiz Yüzü
Konfüçyüs’e atfedilen “Elimden gelse hiç konuşmazdım” sözü, ilk bakışta bir sessizlik tercihidir.Fakat derinlemesine incelendiğinde bu söz, bilgeliğin özüne, insan doğasına ve düşüncenin olgunluğuna dair güçlü bir felsefi mesaj taşır.Konuşmamak burada bir eksiklik değil; anlamın, farkındalığın ve içsel dinginliğin zirvesidir.
2. Konfüçyüs’ün Sessizlik Anlayışı: Bilginin Ağırlığı
Konfüçyüs, yaşamı boyunca ölçülü konuşmayı bir erdem saymıştır.Ona göre bilge insan:
Düşünmeden konuşmaz,
Sözü az ama öz söyler,
Sözlerinin sorumluluğunu taşır.
Bu anlayışın temelinde şu inanç vardır:
“Söz, eylemden doğmalıdır. Eylemi olmayan söz, rüzgâr gibidir.”
Konfüçyüs için konuşmamak, suskunluk değil; boş sözden arınmak, anlamı saklamak, dinleyerek öğrenmek demektir.Çünkü konuşma ne kadar çoğalırsa, anlam o kadar seyrelir.
3. Sessizliğin Felsefesi: Bilgelik ve Dinginlik
Konfüçyüs’ün “konuşmama arzusu”, aslında kendini ifade etmenin en yüksek biçiminin sessizlik olduğunu anlatır.Sessizlik, insanın kendisiyle barış içinde olduğunun göstergesidir.Konuşmak, çoğu zaman bir şeyi değiştirmek için değil, egoyu tatmin etmek için yapılır.Oysa sessizlik, egonun sustuğu, ruhun konuştuğu andır.
Bu bağlamda sessizlik:
Kendini bilmenin yolu,
Doğayı ve insanı dinlemenin aracı,
Sözün değil, anlamın hüküm sürdüğü alandır.
4. Sözün Gücü ve Tehlikesi
Konfüçyüs’e göre, söz insanın aynasıdır.Ama aynı zamanda en tehlikeli silahtır.Yanlış bir söz:
İlişkileri yıkar,
Kalpleri kırar,
Toplumda huzursuzluk yaratır.
Bu yüzden bilge kişi, sözü ağzından çıkmadan önce üç kez tartar.Bir şeyi söylemek yerine bazen sessiz kalmak, o şeyi daha derin anlatır.Çünkü sessizlik, niyeti saklar ama anlamı büyütür.
5. Stoacı Bakışla Sessizlik
Stoacı filozoflar da tıpkı Konfüçyüs gibi, az konuşmayı bir ruh terbiyesi olarak görürler.Epiktetos’un şu sözü bu düşünceyi özetler:
“İki kulağımız ve bir dilimiz vardır; daha çok dinleyelim, az konuşalım diye.”
Stoacılığa göre insanın görevi, dış dünyanın gürültüsünü susturup, aklın rehberliğinde içsel sessizliğe ulaşmaktır.Bu durumda söz, yalnızca doğru, gerekli ve yararlıysa söylenmelidir.Aksi halde susmak, hem ahlaki hem de bilgelik açısından daha değerlidir.
6. Modern Hayatta Sessizlik: Gürültü Çağında Bilgelik
Bugünün dünyasında her şey “konuşmak” üzerine kuruludur:sosyal medya, haberler, tartışmalar, fikir bombardımanı...Konfüçyüs’ün “hiç konuşmamak” arzusu bu yüzden daha da anlam kazanır.Çünkü çağımızın en büyük yorgunluğu söz kalabalığı, en büyük ihtiyacı ise sessizliktir.
Sessizlik, zihni temizler.İnsanı kendine döndürür.Bilinçli bir suskunluk, düşüncenin olgunlaşmasına zemin hazırlar.
7. Sonuç: Sessizlik, Bilgeliğin En Yüksek Sesi
Konfüçyüs’ün “Elimden gelse hiç konuşmazdım” sözü, bir kaçış değil, bir ustalık ifadesidir.Gerçek bilge:
Sözüyle değil, haliyle öğretir.
Konuşmadan da anlaşılabilir hale gelir.
Çünkü sessizliğinde bile anlam vardır.
Sonuçta, konuşmak çoğu zaman aklın işi değildir — susmak, aklın olgunlaşmış hâlidir.Konfüçyüs’ün suskunluğu, kendini aşmış insanın huzurlu sessizliğidir.


Yorumlar